24 Şubat 2011 Perşembe

110 karatlık mücevher Londra'da sergileniyor

110 karatlık mücevher Londra'da sergileniyor

110 karatlık sarı bir mücevher geçici olarak Londra'nın Doğal Tarih Müzesi'nde sergileniyor. Son derece ender mücevherin değeriyle ilgili yorum yapılmıyor.

110 karatın üstünde, parlak sarı bir elmas Londra'nın Doğal Tarih Müzesi'nde sergilenmeye başlandı.
Elmas, Cora International isimli mücevher üreticileri tarafından müzeye sergilenmesi için ödünç verildi.
Sun Drop - Güneş Parçası isimli mücevher başparmağı büyüklüğünde ve türünün en büyük örneklerinden.
BBC'ye konuşan Doğal Tarih Müzesi'nin küratörü Alan Hart, "İnsanların en aşina olduğu tür bir karatlık mücevherler. Bu mücevherin ne kadar sıradışı olduğu kolayca fark ediliyor" diyor.
Mücevherler çoğunlukla küçük ve renksiz oluyor, kuyumcularda ise genellikle beş karatın altında mücevherler satılıyor.
Mücevherlere renk veren, başka maddelerin varlığı ya da yapısal bozukluklar.
Düşük miktarda boron taşın renginin mavi olmasına yol açıyor, radyasyona maruz kalan taşlar ise yeşil oluyor.
Yapısal bozukluklar pembe mücevherler ortaya çıkarıyor, sarı mücevherler ise karbonda nitrojen bulunmasının sonucu.
Ancak özellikle de büyük mücevherlerde güçlü renklere az rastlanıyor.
Core International firmasının yöneticilerinden Suzette Gomes, mücevherin kesiminin taşın güzelliğinin öne çıkmasında büyük önem taşıdığını anlatıyor.
Gomes, "Eğer renk zayıfsa, taşı kare kesmek lazım, o zaman daha güçlü hale gelir. Eğer renk çok güçlüyse, armut şeklinde kesmek lazım" diyor.
Mücevherin doğal koşullarda bulunmasından cilalanmış son haline gelmesi altı ay kadar uzun sürebiliyor.
Gomes ve Hart, müzede sergilenen büyüklükte bir mücevherin değerinin ne olacağı konusunda ise yorum yapmamayı seçiyor.

bebek yelegi nasıl örülür açıklamalı


Bu güzel bebek yeleğimizin yapımına önce yakadan başlıyoruz. Yeleğin boyutunu siz kendiniz ayarlayabilirsiniz; biz bu çalışmada yakadan 70 ilmekle başladık.

5 sıra haroşa örüyoruz. Ön-kol-arka ayrılıyor. 17 Ajur olana kadar artırılarak örülüyor; yani yeleğimizin roba kısmı örülmüş oluyor.

17 Ajurdan sonra fırfırı örmek için ilmeklerin tamamı 2 veya 3 katı kadar artırılıyor (ilk olarak fırfır yapılıyor).

Fırfırı 2 parmak kadar örüyoruz ama dediğimiz gibi bunu da kendinize göre ayarlayabilirsiniz (fırfır uzunluğunu). Keserek fırfır işlemini bitiriyoruz.

Sonraki adımda da bedenine geçiyoruz; bedeni için ise fırfırın en altından yani dibinden tekrar ilmek alarak ön-arka-ön (kolları bırak) takarak herhangi bir örnekle devam edip bitiriyoruz. Resimde de görüldüğü gibi biz bedenini pazı tohumu öreneği ile yaptık; siz ise dilediğiniz örnekle yapabilirsiniz.

Size kısaca pazı tohumu örneğinin yapılışını da anlatalım;
1 sıra düz örüyoruz
2.sırada bir ilmeği 3 artır yanındaki 3 ilmeği bir kez

Cartlak (Ciğer) Kebabı


Merhaba sevgili dostlar;
Antep mutfağının olmazsa olmazlarından cartlak kebabını sizlerle paylaşmak istedim. Antepliler bu kebabı sabah kahvaltılarında tüketirler. Yapılış şekli itibariyle soslu veya sade şekilde yapılır. Ben sizlere her iki tarifi de vereceğim. Hangisi sizin için uygunsa denemenizi tavsiye ederim. (Urfalılar da bizim tarifimizdir derler)

Soslu cartlak kebabı
Malzemeler:

1 kg kuzu ciğeri(arzuya göre böbrek, yürekle karışık ta olabilir)
4 diş sarımsak
1 adet soğan
sumak
nane
1 tatlı kaşığı salça
tuz karabiber
gömlek yağı veya kuyruk yağı
az kekik

Yapılışı:

Soğanı ve sarımsağı rondoda çektikten sonra diğer bütün malzemelerle harmanlayalım. Sonra küp şeklinde doğramış olduğumuz ciğerimizi alıp şişlere diziyoruz. İki adet ciğerden sonra bir adet kuyruk yağımızı takıyoruz. Harı geçmiş mangalımızda pişiriyoruz.


Sossuz yapılan cartlak kebabı
Malzemeler:

1 kg kuzu ciğeri
kuyruk yağı
tuz, karabiber
toz biber

Sevgili doslar tuzumuzu her iki tarifte de ciğerimiz piştikten sonra atıyoruz. Afiyet olsun

Ayak Kokusu ve Hastalıklarına Son!

Ayakkabınıza, terliğinize yerleştireceğiniz bir kalıpla ayağınız kokmayacak ve topuk dikeni, mantar ve atlet ayağı hastalıklarından korunacaksınız.

Amerikalı bir ayakkabı firması öyle bir ayakkabı kalıbı geliştirdi ki bu kalıp tüm mikropları yok ediyor. Ayakkabının içine yerleştirilen kalıp yaydığı ultraviyole ışınıyla 45 dakika içinde ayakkabı ya da terlikteki mikropları tümüyle yok ediyor.
Ayak kokusuna neden olan bakterileri yok eden bu mucize kalıpla artık rahatlıkla ayakkabınızı istediğiniz yerde çıkartabileceksiniz
Madura Ayağı (Atlet Ayağı) Hastalığı bu kalıpla yok oluyor.
Ayak parmakları arasında başlayan ve diğer kısımlara da yayılan bu enfeksiyon, klinik görünümü iltihaplı cerahat, pullar halinde dökülme, aşınma şeklinde kendini gösteriyor.
Rahatsızlık yüzme havuzlarından da bulaşabiliyor. Banyodan sonra ayaklarını kurulamayan ya da ayakları sürekli terleyen çocuklarda görülen bu rahatsızlığın tedavisi uzun süre alıyor.
Kalıp mantar topuk dikeni gibi rahatsızlıklara da çare olacak.
Doktorların özellikle tavsiye ettiği ürün şimdiden şipariş rekoru kırdı.


19 Şubat 2011 Cumartesi

Güneş Enerjili UF



Güneş Panelleri
Süreli güneş paneli, her ikisi de paneller şeklinde paketlenir ve her ikisi de güneş ışığından enerji üreten iki tamamen farklı teknolojiler, tanımlamak için kullanılır:
  • Bir fotovoltaik modül elektrik üretmek için kullanılır
  • Bir güneş enerjisi kolektörü (genellikle sıcak su) ısı üretmek için kullanılır
Güneş Pilleri
Bir güneş hücre veya hücre fotovoltaik elektrik enerjisine ışık enerjisini dönüştüren bir cihazdır. terim fotovoltaik hücre ışık kaynağı belirtilmemiş olduğunda kullanılan iken Bazen terim güneş pili, güneş ışığından enerji yakalamak için özel olarak tasarlanmış cihazlar için ayrılmıştır. güneş pilleri ile ilgili araştırma alanında fotoğraf voltaics olarak bilinir.
Güneş elektrik panelleri birçok fotovoltaik hücreler elektriksel olarak bağlanmış ve mekanik koruma ve elektrik izolasyonu için cam arkasında paket içerir. Modüller genellikle montaj çerçevesi ve elektrik inverter (ızgara için) veya şarj kontrolörü ve bataryalar (grid off için) gibi bir dizi ve diğer bileşenleri ile bir araya bağlanır.
güneş panellerine ek olarak, fotovoltaik (PV) sistemi güneş panelleri doğru eğim bir montaj yapı gerektirir, bir inverter telafi etmek için cihaz dostu alternatif akım (AC), pil depolama panel oluşturulan direkt (DC) akım haline dönüştürmek için olumsuz hava koşulları ve bir şarj kontrolörü pil operasyon düzenleyecek.
Melez sistemler
Hibrid Güç Sistemleri ise enerji ve güneş PV, rüzgar jeneratörü, su jeneratör gibi enerji kaynaklarının bir arada oluşturulan bir LPG, benzin ya da yenilenebilir enerji jeneratör güç talebini karşılamak değildir dizel jeneratör kullanabilirsiniz.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Reklamların güzel telofonu DST Diamond


General Mobile DST Diamond
General Mobile'ın geçtiğimiz Haziran ayında satışa sunduğu tasarımı ve 'Swarovski' taşları ile dikkat çeken telefonu DST Diamond, sevigilinize aşkınızı anlatmaya talip.Sevgililer Günü'ne özel 'Swarovski' kolye hediyesi ile birlikte 449 TL'den satışa sunulan DST Diamond'un özellikleri ise şöyle;MSN,Yahoo Messenger,Google Talk,Skype,Twitter ve Google arama motoruna, Facebook'a bağlanmak mümkün.20 MB telefon hafızası olan Diamond, 3.2 megapiksellik kamera, MP3,Midi,WAV ses programlarını;AMR ses kaydediciyi,AVI,3GP,MP4 video oynatıcı programları barındırıyor.


Kaynak:Necla Dalan

Sınavlarda göz taraması ve parmak izi

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, sınavlara başörtüsüyle girilmesinin, sınav güvenliği açısından bir engel teşkil ettiğine inanmadığını belirterek, “Eğer bu tür endişeler oluşursa özellikle parmak izi takibi ya da göz bebeği takibi gibi tedbirlerle sınav güvenliğini sağlayacağımızı garanti edebiliriz. Bunun üzerinde de çalışıyoruz” dedi.
Demir, ÖSYM'yi kamuoyuna tanıtmak ve 27 Martta yapılacak Yükseköğretim Geçiş Sınavı'na ilişkin uygulamalar konusunda bilgi vermek amacıyla ÖSYM'de basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demir, Danıştay'ın, ALES Kılavuzunun yürütmesini durdurmasına ilişkin kararının hatırlatılması ve sınava başörtüsüyle girilmesinin sınav güvenliğini nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine, ÖSYM'nin sınav yapan bir kurum olduğunu ifade etti.
Demir, şunları kaydetti:
“Bizim bütün odağımız sınav, sınavın sağlıklı yapılması, sınav sonuçlarının sağlıklı şekilde adaylara iletilmesi. Sınavlara yönelik olarak kılavuzlar YÖK tarafından oluşturuluyor. Dolayısıyla söz konusu olayda birinci muhatap YÖK olmuştur. Bizler de itirazların hazırlanma sürecinde destek verdik, ancak ana muhatap YÖK'tür.
PARMAK İZİ VE GÖZ TARAMASI
Başörtüsü konusunda ise öncelikle şunu belirtmem gerekir, tabii ki hukuka saygılıyız, tabii ki hukukun üstünlüğüne inanıyoruz ve o bakımdan bunu fazla bir tartışma konusu yapmak istemiyoruz. Bizim ana amacımız veya ana var oluş sebebimiz, sınavı gerçekleştirmektir. Sınavda adayın en rahat olabildiği şekilde sınava girmesini sağlamaktır görevimiz. O bakımdan sınav güvenliğini zedelemeden bunun en rahat şekilde gerçekleştirilmesini istiyoruz.
Sınav güvenliği açısından bir engel teşkil ettiğine inanmıyoruz. Eğer bu tür endişeler oluşursa özellikle parmak izi takibi ya da göz bebeği takibi gibi tedbirlerle sınav güvenliğini sağlayacağımızı garanti edebiliriz. Bunun üzerinde de çalışıyoruz. O bakımdan tanınma için adayın nasıl giyindiğini çok da önemsemiyoruz. Ama adayın tanınmasını birinci planda tuttuğumuzu özellikle belirtmek isterim.”
Prof. Dr. Ali Demir, “Polis ve öğrencilerin karşı karşıya gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Öğrenci olaylarının bizi çok da ilgilendiren bir konu olmadığını düşünüyorum. Biz özellikle sınav öncesi sınav binalarına adayların istenmeyen aygıtlarla girmesini engellemek amacıyla güvenlik güçlerimizle çok yakın çalışıyoruz. Ama biz güvenlik güçlerimizi sadece kapıdaki kontrollerle sınırlıyoruz. Bina içerisinde herhangi bir şekilde emniyet güçlerimizin bulunmasını istemiyoruz. Bugüne kadar sınavlar bir güne has ve çok da öğrenci olaylarını bünyesinde barındıran bir olay olarak karşımıza çıkmadı. O bakımdan bunun, bizi çok da yakından ilgilendiren bir olay olmadığını düşünüyoruz.”

aşama aşama bebek patigi yapımı

Шаг 1









Шаг 2











Шаг 3








Шаг 6











Шаг 7









Шаг 8










Ağız Kokusuna 10 Ferah Çözüm

Yaş, sosyal ya da ekonomik düzey gözetmeksizin pek çok kişinin yaşayabileceği ağız kokusunun sebebi...
Akşam gazetesinin haberine göre, psikolojik problem yaşanmasına bile sebep olabilen ağız kokusunu önlemek için uygulanacak yollar şöyle:
1-Dişlerinizi ve dişetlerinizi koruyun.
2-Ağızda var olan protez ve köprüleri kontrol ettirin.
3- Diş ipi kullanın.
4-Tarçın kullanın.
5-Daha fazla su için.
6-Asla burnunuz tıkalı uyumayın.
7-Basit şeker tüketiminizi azaltın.
8-Lokmaları iyi çiğneyin.
9- Sakız çiğneyin.
10-Sigara içmeyin.

Agaoglu‚ Istanbul Fashıon Week 2011 Ana Sponsorluguyla Istanbul Markasına Destek Vermeye Devam Edıyor


Agaoglu Sirketler Grubu Türkiye'nin önde gelen moda tasarimcilariyla hazir giyim sektörünü bulusturan Istanbul Fashion Week 2011'in ana sponsoru oldu.
Istanbul Fashion Week 2011 sponsorluguyla ilgili olarak Pera Palace Hotel'de düzenlenen tanitim toplantisinda IFW ile ilgili bir sunum yapan Icra Komitesi Baskani Cem Kaprol 2009 yilinin Agustos ayindan itibaren organize edilmeye baslanan ve bu yil dördüncüsü düzenlenen Istanbul Fashion Week 2011'in 40 bini askin ziyaretçiyi agirladigini ve organizasyona bin kadar da yerli ve yabanci gazeteci katildigini belirtti. Kaprol, Istanbul Fashion Week'e ana sponsor olarak destek veren Agaoglu Sirketler Grubu'na
tesekkürlerini de dile getirdi.

Giovane Gentile yine kumaşları konuşturdu

Şık giyinen, dinamik yaşayan erkeğin alışkanlığı “Giovane Gentile ve Giovane G. Designers” markalarımızın 2011–2012 sonbahar kış koleksiyonu, İstanbul Fashion Week’te moda severlerle buluştu.

Defilemiz İTKİB’in organize ettiği; Moda Tasarımcıları Derneği (MTD), Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), İstanbul Moda Akademisi (İMA), işbirliği ile düzenlenen İstanbul Fashion Week 2011 kapsamında düzenlendi. 3 Şubat Perşembe günü saat 16:30’da Santral İstanbul Ana Galeri Binasındaydı.

Bu yılın modasına yön veren modellerle koreografisini Uğurkan Erez’in üstlendiği defilemizde ise; Cemal Işık, Batuhan Çelikay, Murat Alp Koçoğlu, Burak Gacamer, Seran Tan, Anıl Altan, Ozan Öğüt, Furkan Hasta, Kaan Oba, Soner Sığırtmaç, Erkan Şahin, Kaan Sevinç, Emrah Karakaş, Baykan Kuru, Onur Orhan, Ali Altan, Berkay Güvençler, İlhan Şen, Ali Ozan Baş, Doğukan Doğu, Ali Tank, Oğuzhan Aydın, Emir Türedi, Erkan Meriç isimli mankenler görev aldı.

Birçok moda severin ilgi ve hayranlıkla izlediği defilede kreasyon büyük beğeni kazandı. Türkiye’den ve dünyadan bir çok ünlü modacının ve önemli moda editörlerinin izlediği defile moda haftasına; özgünlük, kumaşlar, renkler, aksesuarlar, kombinler ve ışıltısıyla damgasını vurdu.

Tüm dünyada özgün mağazalarıyla markalaşan Giovane Gentile ve Giovane G. Designers, Türkiye’de ki moda severler için daha yaygın hizmet verebilmek için bu yıl mağaza sayısını artırmayı hedefliyor
2011’de Star gibi ışıldayın…
Klasik maskülen erkek modellerinin, genç ve eğlenceli dokunuşlarla yeniden yorumlandığı Giovane Gentile’nin “Star Işıltısı” Koleksiyonumuzla erkekler bu yıl ışıldayacak. Erkek giyimi modasında kendi stilini yaratan ve detaylara verdiğimiz önemle bilinen 'Giovane Gentile' ; sofistike, şık ve modern erkeklerin vazgeçilmezi haline geldi. Klasik maskülen erkek modellerinin genç ve eğlenceli dokunuşlarla yeniden yorumladığı koleksiyonumuz son derece modern bir çizgiye sahip.

Giovane Gentile yine kumaşları konuşturdu!
İpek, cashmere ve yün karışımlı asil ceketler star ışıltısı katarken, astarsız ceketlerin verdiği konfor hareket özgürlüğü sağlıyor. Gardıropların olmazsa olmaz temel parçalarını, giyim kuşamın değişmez klasiklerine getirdiği yenilikçi ve asil bakış açısı ile zamansız bir stil sergiliyor.

El örgüsü hissi veren hırkalar, deri aksesuarlı ceket ve pantolon kombinleri, sert çizgiler oldukça iddialı. Kullanılan cesur ve farklı renkler ise klasik tarzın resmiyetini yumuşatıyor.

“Bereket”li doğanın tüm renkleri Giovane G. Designers’da.

Sportif ve elegant modelleri bir arada bulunduran “Giovane G. Designers” markamızın bu koleksiyonunda ise “bereket”li doğanın tüm renkleri var. Yaşanmış bir kıtlığın arkasından, günlerce yağan yağmurun canlandırdığı toprağın yansıttığı mütevazi tonları bu koleksiyonun özelliği. Bu bereketli toprağın insanoğluna bahşettiği tahılların silik ama anlaşılır beji, iyimser ruh halinin koleksiyon üzerindeki güçlü etkilerini sergiliyor.
Şehrin sokaklarında hayat bulan 'Giovane G. designers' sonbahar kış kreasyonu, yeni bir akımın öncüsü. Koyu renklerin yükselişte olduğu koleksiyonda, dar kuplu takılar, mikro desenli ceket ve gömlekler, uygun açılarda bütünleşerek taptaze, bereketli, şık ve fazlasıyla seksi bir ruh haline bürünüyor.

Ekose kumaşlı takım elbiseler yine bu sezonda 'Giovane G. deseigners ' modasında yer alıyor. Üst üste giyilebilen parçalar, yelek-kaban kombinasyonları, yağması beklenen kar tanesi, kıvrılmış paçalar detaylardan bir kaç tanesi. Kontrast yaratan materyallerle kıyafetler tamamlanırken, özel tasarım aksesuarlar ile bütünlük sağlanıyor. Bereket tonlarının umarsız, yalın ve maceraperest ruh hali koleksiyonun temelini yansıtıyor.

DERİMOD” İSTANBUL FASHİON WEEK 2011’E DAMGASINI VURDU

Deri modasının yaratıcı markası Derimod, İstanbul Fashion Week kapsamında düzenlediği defilede ünlü mankenleri aynı podyumda buluşturdu. Derimod’un 2012 Sonbahar / Kış koleksiyonunu aralarında Çağla Şikel, Demet Kutluay, Serenay Sarıkaya, Ece Sükan, Sedef Avcı, Sema Şimşek ve Ahu Yağtu’nun da bulunduğu ünlü modeller tanıttı. Ünlü sanatçı Emre Altuğ’un sürpriz şarkısı ile renkli bir finale sahne olan Derimod defilesi ve yeni sezon koleksiyonu izleyenlerden tam not aldı.
İTKİB organizasyonunda, Moda Tasarımcıları Derneği (MTD), Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) ve İstanbul Moda Akademisi (IMA) işbirliğiyle dördüncüsü gerçekleşen İstanbul Fashion Week Derimod defilesi ile renklendi. Derimod 2012 Sonbahar/Kış koleksiyonunu 5 Şubat 2011 Cumartesi günü Santralistanbul'da düzenlenen defile ile tanıttı.
Resmi büyütmek için tıklayınız!

Koreografisini Uğurkan Erez, Styling'ini Ece Sükan'ın yaptığı Derimod defilesi, derinin zamanın dışına taşan modası ve farklı ruh hallerindeki yansımalarının anlatıldığı kısa film gösterisi ile başladı. Moda dünyasının asi ve seksi çocuğu Derimod, uzun bir aradan sonra ünlü mankenleri de aynı podyumda buluşturdu. Derimod'un ilk kez IFW'te tanıttığı 2012 koleksiyonunu aralarında Çağla Şikel, Demet Kutluay, Serenay Sarıkaya, Ece Sükan, Sedef Avcı, Sema Şimşek, Ebru Şam, Senem Kuyucuoğlu, Ahu Yağtu, Özge Ulusoy ve Burcu Kutluk gibi isimlerin de yer aldığı ünlü modeller taşıdı.
Derimod defilesi Emre Altuğ'un podyuma çıkması ile renkli bir sahne şovuna dönüştü. Deri frak ceketiyle sahneye çıkan ve beğenilen şarkısı Çifte Kavrulmuş'u seslendiren Emre Altuğ'a aralarında eşi Çağla Şikel'in de bulunduğu ünlü modeller de dansları ile eşlik etti.
Resmi büyütmek için tıklayınız!

6 Şubat 2011 Pazar

Kanseri önlemedeki rolü:


The Archives of Internal Medicine dergisinde yayınlanan bir çalışma, yüksek oranda zeytinyağı tüketen kadınların göğüs kanserine yakalanma riskinin daha az olduğunu göstermiştir. New York'ta Buffalo Üniversitesi araştırmacılarının yürüttüğü ayrı bir çalışmada ise, zeytinyağı gibi bitkisel yağlarda bulunan bir madde olan ß-sitosterol'ün prostat kanser hücrelerinin oluşumunu engellemede yardımcı olabildiğini kanıtlamıştır. Araştırmacılar ß-sitosterol'ün hücrelerin bölünmemesi emrini veren hücre içi haberleşme sistemini güçlendirdiği, böylece hücre büyümesi kontrolsüz hale gelmeden kanserin engellenebileceği sonucuna varmışlardır.

Oxford Üniversitesi'ndeki doktorlar tarafından yürütülen son araştırmada da, zeytinyağının bağırsak kanserine karşı koru- yucu özelliğe sahip olduğu belirlenmiştir. Doktorlar zeytinyağının bağırsak kanserinin başlamasını engellemek için midedeki asitle tepkimeye girdiğini keşfetmişlerdir. Oxford araştırmacıları aynı zamanda zeytinyağının safra asidi miktarını azaltarak ve DAO (diamin oksidaz adlı enzim) seviyesini yükselterek, anormal hücre artışına ve kansere karşı koruyucu olduğunu keşfetmişlerdir.

Ayrıca araştırmacıların raporlarına göre bol miktarda zeytinyağı ve sebze yiyen insanlarda, eklemlerdeki kronik bir hastalık olan romatizmal arterit (atardamar enfeksiyonu) geçirme riski azalmaktadır.

Kemik gelişimine yardımcı olması:

İçerdiği E, A, D, ve K vitaminleri, çocukların ve erişkinlerin kemik gelişimine yardımcı olması, kalsiyum kaybını engelleyerek kemikleri güçlendirmesi bakımından zeytin oldukça önemlidir. Zeytin, yaşlılara da özellikle tavsiye edilmektedir; çünkü sindirimi kolaydır ve minerallerle vitaminlerin vücutta kullanılmasına yardımcı olur. Ayrıca minerallerin kemiklerde çökmesini sağlayarak kalsiyum kaybını da engeller. Kemikler organizmanın mineral yapılarının deposunu oluşturur ve kemiklerde mineral birikimi olmadığı takdirde kemik erimesi gibi ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan zeytinin iskelet sistemimiz üzerinde çok olumlu katkısı vardır. (Harun Yahya, Koku ve Tat Mucizesi)

Yaşlanmayı önlemesi:
Zeytinyağının içerdiği vitaminler, hücre yenileyici özelliklere sahip oldukları için, yaşlılık tedavisinde de kullanılır, cildi besler ve korurlar. Besinlerle beraber bedenimize "serbest radikal" denilen bazı maddeleri de alırız. Zeytinyağı, başta E vitamini olmak üzere, içerdiği çok sayıdaki antioksidan maddeyle bu zararlı maddelerin vücudumuzda neden olduğu tahribatı önler, hücrelerimizi yeniler, doku ve organlarımızın yaşlanmasını geciktirir.

Tansiyon düşürücü:

Archives of Internal Medicine dergisinin 27 Mart 2000 tarihli sayısında yayınlanan bir çalışma, zeytinyağının yüksek tansiyona olumlu etkisini bir kez daha vurgulamaktadır. Ayrıca zeytin ağacının yaprağı ile tansiyon düşürücü ilaçlar yapılmaktadır.

İç organlara faydaları:

Zeytinyağı mide asidini azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı korur. Bunun yanı sıra safra salgısını harekete geçirerek, sindirimin en mükemmel hale gelmesini sağlar. Safra kesesinin boşalma işlemini düzenler ve safra taşı riskini azaltır. Ayrıca içindeki klor sayesinde de böbreğin çalışmasına yardımcı olur ve böylece vücudun atıklardan arınmasını kolaylaştırır. Bunların yanı sıra beyin damarlarının sağlığına da olumlu etkisi vardır.

Yüzyıllar Öncesinde Bildirilen Gerçek…

Görüldüğü gibi bugün birçok bilim adamı zeytinyağını esas alan beslenme modelinin en ideal model olduğunu düşünmektedir. Bu özelliklerinden dolayı günlük beslenme programında her öğünde bulunması gereken en temel besinler zeytin ve zeytinyağı olarak belirtilmektedir. Allah'ın pek çok ayette dikkat çektiği zeytin bitkisinin faydaları, ancak tıp biliminin gelişmesiyle keşfedilmiştir.


Besin Uzmanlarının ve Tıp Dünyasının Mucize Besini Keşfi...

Zeytinyağı, tüm bu özellikleri dolayısıyla son yıllarda uzmanların oldukça dikkatini çekmektedir. Uzmanların yorumlarından bir kısmı şöyledir:




Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu Epidemiyoloji Bölümü Başkanı Dr. Dimitrios Trichopoulos: "Amerikalı kadınlar doymuş yağların yerine daha fazla zeytinyağı tüketmiş olsalardı göğüs kanseri riskinde %50 kadar azalma gerçekleşebilirdi." "Zeytinyağı bazı habis tümör türlerine karşı koruyucu bir etkiye sahiptir: Prostat, göğüs, kolon, pullu hücre ve yemek borusu tümörleri."

Sağlık ve beslenme konusunda önde gelen otoritelerden biri, CNN'in ödüllü muhabiri, The Food Pharmacy (Besin Eczacılığı) ve Food-Your Miracle Medicine (Besin- Mucize İlacınız) adlı kitapların yazarı ve uluslararası bir köşe yazarı olan Jean Carper: "İtalyanlar tarafından yapılan yeni bir araştırma zeytinyağının, LDL kolesterolünün atardamarları tıkama özelliği de dahil olmak üzere bazı hastalık süreçleriyle savaşan ...antioksidanlar içerdiğini bulmuştur."

Diyetisyen ve beslenme uzmanı, The Pyramid Cookbook: Pleasures of the Food Guide Pyramid (Piramit Yemek Kitabı: Besin Rehberi Piramidinin Lezzetleri) adlı kitabın yazarı olan Pat Baird: "Zeytinyağının çok yönlülüğü... Uzun zamandır var olan zeytin ve onun beden sağlığına olan faydası hakkında daha öğreneceğimiz çok şey var."

Miami Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden D. Peck: "Zeytinyağının bağışıklık sistemini güçlendirdiği ortaya çıkarılmıştır..."

Milano Eczacılık Fakültesi'nden Bruno Berra: "... natürel sızma zeytinyağının küçük polar bileşenleri LDL'nin oksidasyona olan direncini belirgin şekilde artırır."

II. Federico Üniversitesi Dahiliye ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü'nden A. A. Rivellese ve G. Riccardi, M. Mancini: "Zeytinyağı insülin direncini engeller ve kandaki glikozun daha iyi kontrolünü sağlar."

Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu'ndan Frank Sacks: "Zeytinyağı açısından zengin bir diyet aşırı şişmanlığı kontrol altına almada ve tedavi etmede düşük yağlı bir diyetten daha etkilidir. Ayrıca daha uzun süreli kilo kaybına neden olur ve kiloyu korumak daha kolaydır çünkü güzel bir tadı vardır."


Çocukların gelişimine katkısı:

Zeytin ve zeytinyağı, içlerinde bulunan linoleik asitten (omega-6 yağ asidi) ötürü yeni doğmuş bebekler ve gelişim çağındaki çocuklar için son derece faydalı besinlerdir. Linoleik asidin eksikliği, gelişimin yavaşlamasına ve hatta birtakım deri rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına neden olur.

Zeytinyağı vücudumuzdaki zararlı maddelerin vücudumuzda neden olduğu tahribatı önleyen antioksidan elementleri ve insan için büyük önem taşıyan yağ asitleri içerir. Bunlar da hormonlara destek olur ve hücre zarının oluşumuna yardımcı olurlar.

Zeytinyağı, insan sütündeki yağ asidi oranına benzer, dengeli bir çoklu doymamış bileşime sahiptir. İnsan vücudu tarafından elde edilemeyen, aynı zamanda vücut için vazgeçilmez önemi olan bu temel yağ asitleri açısından, zeytinyağı yeterli bir kaynaktır. Bu faktörler zeytinyağını, yeni doğmuş bebekler için oldukça faydalı kılmaktadır.

Doğum öncesi ve sonrasında bebek beyninin ve sinir sisteminin doğal gelişimine katkıda bulunmasından dolayı uzmanlarca, annelere önerilen tek yağ, yine zeytinyağıdır. Anne sütüne yakın miktarda linoleik asit içermekle beraber yağsız inek sütüne zeytinyağı katıldığında anne sütü kadar doğal bir besin kaynağı özelliği kazanır

el ve ayak için yakılmış kına modelleri












hürrem yüzügü


Hürrem Yüzüğü
İmitasyon ve Rodyum Kaplamadır 29.00TL

Gümüş Modeli Tanıtım Fiyatı Sadece 99 TL
Bir sitede gördüm fiatları böyle yazıyordu sevgililer günü için güzel bir hediye olabilir

Kuran'da dikkat çekilen meyvelerin

Kuran'da dikkat çekilen meyvelerin, bugün pek çok hastalıkta önleyici ya da tedavi edici etkisi olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır.

Meyvelerin oluşumu kadar, içerdikleri vitamin ve minerallerin bolluğu da insanları düşünmeye teşvik eder. Kapkara bir çamurun içerisinde yetişen ve toprakla ne koku, ne tat, ne de renk olarak en ufak bir benzerliği bulunmayan meyveler, topraktan sadece insanlar için gerekli olacak mineralleri özümseyip alırlar. İşte bu düzen, tüm evrenin tek hakimi ve tek ilahı olan Allah'ın eşsiz yaratma sanatının bir eseridir ve insanların üzerinde düşünüp şükretmesi için gözler önüne serilmiştir.

Zehir Giderici Meyve: Kiraz

"Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları)." (Vakıa Suresi, 28)

Kiraz, vücudu zehirli maddelerden temizleyen bir meyvedir. Böbrekleri etkili bir biçimde çalıştırır, dolayısıyla vücutta biriken üre asidi ve ürat tuzlarının dışarı atılmasını sağlar. Bu sayede romatizma, kireçlenme ve damar sertliği gibi hastalıklar da önlenmiş olur. Ayrıca kirazda bulunan kinik asit, böbreklerin kum ve taş yapmasını önler, eğer böyle bir şey varsa da zamanla dökülmesini sağlar. Kirazın böbrek taşının yanında, safra taşını da düşürücü etkisi vardır. Bundan başka kandaki zararlı maddeleri dışarı atarak kanı temizler. Dolayısıyla kan kirlenmesi sonucu meydana gelen sivilce benzeri cilt bozukluklarını gidermiş olur.

Bir Cennet Meyvesi: Muz

Kuran'da kiraz gibi cennet meyveleri arasında ismi geçen bir başka meyve de muzdur. Cennet tasvirlerinin yapıldığı bir ayette, Allah bu meyveden şöyle bahsetmektedir:

"Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları..." (Vakıa Suresi, 29)

Son derece besleyici bir meyve olan muzun içerisinde %75 oranında su, %1,3 oranında protein ve %0,6 oranında da yağ bulunmaktadır. Geri kalanı ise çeşitli karbonhidratlardan ve önemli ölçüde potasyumdan oluşmaktadır. Birçok hastalığın tedavisinde faydalı olduğu gibi özellikle de ateş, sindirim bozuklukları, kas krampları ve kas gevşekliği gibi durumlarda tavsiye edilir. İçerdiği yüksek orandaki potasyum sayesinde, atıkların vücuttan dışarı atılması işlemini kolaylaştırır.

Kan basıncının düşürülmesini sağlar. Bunun yanında muz, alerji tedavisinde de kullanılır. İçindeki potasyum, sodyum ile birlikte çalışarak hücre ve kas gelişimini sağlar, vücudun su dengesini ayarlar ve kalp atışlarının normale dönmesini sağlar.

İçerdiği B6 vitamininin eksikliğinde ise yorgunluk, şuur bulanıklığı, sinirlilik, uykusuzluk, kansızlık, böbrek taşları ve cilt dokusunun bozulması gibi hastalıklar ortaya çıkar. (Harun Yahya, İman Hakikatlerinin Önemi)

Gıda Deposu: Üzüm

"Böylelikle, bununla size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar geliştirdik, içlerinde çok sayıda yemişler vardır; sizler onlardan yemektesiniz." (Müminun Suresi, 19)

Üzüm, gıda değerinin yüksek oluşu, vitamin ve madensel maddeler yönünden zenginliği nedeniyle önemli bir besin kaynağıdır. Üzümün içerisinde %20–25 oranında kana hızlı karışan şeker mevcuttur. Bu bakımdan bedenen ve zihnen çalışan kimseler için oldukça faydalıdır; bedensel ve zihinsel yorgunluğu, kansızlığı giderir. İçerdiği bol demir ve şeker sayesinde, vücutta kan yapımını artırır. Ayrıca karaciğer, böbrek ve sindirim sistemi hastalıklarında doğal bir ilaç etkisine sahiptir. Böbrekleri çalıştırır, vücutta birikmiş üre benzeri atık maddelerin böbrekler aracılığıyla dışarı atılmasını sağlar. Üzümde bulunan bazı kimyasal maddeler, cilt kanserine yakalanma olasılığını azaltır.

Yüksek Mineral Kaynağı: İncir

"İncire ve zeytine and-olsun" (Tin Suresi, 1)

İncirin içerisinde zengin bir lif kombinasyonu, fosfor, kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gibi mineraller ve A, B1, B2, B3, B6 ve C vitaminleri bulunmaktadır. İçerdiği bu mineraller, vitaminler ve içindeki %60 oranında kana çabuk karışan şeker sayesinde bedenen ve zihnen enerji sarf eden insanlara güç kazandırır. Bunun yanında kasların, sinir sisteminin gelişmesini ve onarılmasını sağlar.

Ayrıca meyveler arasında en yüksek mineral incirde mevcuttur. Çözünen life sahip olan besinler, kandaki kolesterolü düşürücü özellik taşırlar. Dünyada besin olarak diyet özellikli lif tüketen insanlarda çok nadir olarak kalp hastalığı görülmüştür ki bu özelliklerin tümü incirde mevcuttur.

Kuran'da Dikkat Çekilen Bir Meyve: Hurma

"Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır." (Rad Suresi, 4)

Hurma, içerdiği %50'den fazla şeker ile son derece besleyicidir. Çok kolay ve hızlı bir şekilde hazmedilebilir. İçindeki şeker, gerilen sinirleri rahatlatır. Beyin için de son derece faydalıdır. Hurma, %2,2 oranında protein, A, B1 ve B2 vitaminleri içermektedir. İçerdiği protein sayesinde vücudun hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı korunmasını sağlar. İçindeki A vitamini sayesinde, görme gücü ile vücut direncini artırır, kemik ve dişlerin güçlenmesini sağlar. B1 vitamini ile sinir sisteminin sağlıklı olmasını kolaylaştırır. B2 vitaminiyle de, vücudun enerji sağlaması ve hücrelerin yenilenmesi için protein, karbonhidrat ve yağların yakılmasına yardımcı olur.

BİTKİLERDEKİ MUCİZELER

Günümüzde yapılan her yeni araştırma sonucunda, insanların yaşamlarına olumlu etki edecek pek çok bulgu elde ediliyor. Allah'ın izniyle, teknolojinin hızla gelişmesiyle varılabilen bu sonuçlar, sonsuz rızık veren Allah'ın insanlar için yarattığı birbirinden güzel nimetlerin farkına varmamıza vesile oluyor. Gerek doğada bulunan birbirinden yararlı besinlerin, gerekse vücudumuzun en küçük birimlerinde var olan olağanüstü sistemlerin her biri, Rabbimiz'in yaratışına duyduğumuz hayranlığı artırıyor. Bunlardan birkaçını sizler için hazırladık...


Sızma Zeytinyağının Ağrı Kesici Etkisi Ortaya Çıktı

ABD'li bilimadamları, yararları saymakla bitmeyen sızma zeytinyağının ağrı kesici etkilere de sahip olduğunu keşfettiler. Philadelphia'da faaliyet gösteren Monell Kimya Merkezi araştırmacıları sızma zeytinyağında 'İbuprofen' adlı ağrı kesicilerde bulunan bir maddeye rastladılar. Düzenli olarak günde 50 gram soğuk presle sıkılmış sızma zeytinyağı kullanımının, günlük olarak tavsiye edilen İbuprofen dozajının yüzde 10'una denk ağrı kesici etkisinin bulunduğu belirtildi. Araştırmada, önerilen düzeyde sızma zeytinyağı yemenin, migren gibi genellikle kronik ağrıların etkilerini azalttığı da ifade edildi. (http://health.dailynewscentral.com)

Kızılcık Suyunun Diş Çürüklerine Faydası Keşfedildi

Rochester Medikal Merkezi Üniversitesi biyologlarından Hyun (Michel) Koo, kızılcık suyunun safra kesesi enfeksiyonlarının yanı sıra diş çürümelerine karşı da önemli bir silah olduğunu kanıtladı. Kızılcık suyunun dişler için bir "teflon" görevi üstlendiği ve çürümelere yol açan bakterilerin bu sayede diş yüzeyine yapışamadıkları belirtildi. Koo ve ekibi, ayrıca kızılcık suyunun "glükan" adlı diş plakalarının oluşumunu da engellediğini tespit etti. (www.sciencedaily.com)


Günde Yarım Kilo Meyve ve Sebze

Uzmanlar, günde yarım kilo sebze ve meyve tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. Besin değerinin kaybolmaması için sebzeler az suyla, buharlı tencere veya toprak güveç kaplarında zeytinyağıyla pişirilmesi tavsiye ediliyor. Havucu rendelemek B ve C vitaminlerinin kaybolmasına yol açar. Ayrıca sebze ve meyveleri vitaminlerinin kaybolmaması için kalın doğramak gerekiyor. (www.cleansing-raw-food-diet.com)

Bitkilerdeki Mucizeler

JAY Kordich adlı bir Amerikalı, 1948 yılında mesane kanserine yakalandı. Kordich, taze meyve-sebze suyu terapisini kullanarak hastalığını yendi. Ve reçetelerini 'Meyve ve Sebzelerin Gizli Güçleri' adlı kitapta topladı. İşte meyve ve sebzeler, ve bunların yararları:
  • İncir: Bağırsakları çalıştırır, enerji verir.
  • Elma: Böbreklerin temizlenmesine, sindirim rahatsızlıklarının kontrol edilmesine yardım eder.
  • Kayısı: Kan yapıcıdır. Güzel bir cilde ve saça olumlu etkisi vardır. Kanserin önlenmesinde iyi bir karotenoid kaynağıdır.
  • Muz: Kalbe ve kas sistemine yararlıdır. Yorgunluğa ve ishale birebirdir.
  • Vişne: Mineral ve vitamin deposudur. Koyu renkli vişneler, açık renklilere oranla daha fazla mineral içerir.
  • Greyfurt: Sindirimi uyarır. Diş etlerinin kanamasını azaltır, soğuk algınlığına iyi gelir. Lifleriyle yenirse, kolesterolü düşürür.
  • Portakal: Soğuk algınlığı, grip, incinme, kalp hastalığı ve felçten korunmaya yardım eder.
  • Mandalina: Enfeksiyonlarla savaşmayı kolaylaştırır.
  • Üzüm: Böbreklerin çalışmasını uyarıp kalp atışını düzenler. Karaciğeri temizler. Siyah üzüm kabukları ve çekirdekleriyle yenirse hücre yenileyicidir.
  • Kavun: Endişe ve uykusuzluğa iyi gelir. Bağırsak ve cilt kanserine karşı Amerikan Kanser Topluluğu'nca tavsiye edilmiştir.
  • Kiraz: Kolesterolü düşürür, özellikle sapları idrar söktürücüdür.
  • Armut: Kalp-damar sağlığı, alçak kan basıncı ve fiziksel performansa iyi gelen vitaminleri barındırır.
  • Sivribiber: Saçlara, tırnaklara ve cilde çok iyi gelir.
  • Brokoli: Mide ve yemek borusu kanseri tehlikesini azaltır.
  • Lahana: Yaşlanmayı önleyici mineral olarak kabul edilen selenyum sağlıklı bir cilt için faydalıdır.
  • Havuç: Enerji verir. Karaciğerin safra salgılamasına ve kolesterolü dengelemesine yardım eder.
  • Salatalık: Kasları gençleştirir. Deri hücrelerine elastikiyet verir.
  • Ispanak: Karaciğeri, lenf bezlerini ve kan dolaşımını uyarır.

(www.cleansing-raw-food-diet.com)

"O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir." (Haşr Suresi, 24)
http://www.zeytinmucizesi.com/orta.htm
ALINTIDIR

KURAN’DA ZEYTİN

KURAN’DA ZEYTİN
Tüm evrende var olan sistemleri, canlı ve cansız varlıkları inceleyen, gördükleri üzerinde düşünen ve araştıran her insan Allah`ın üstün aklını, ilmini ,sonsuz gücünü ve sanatını tanımaya başlayacaktır. Allah’ın insanları, üzerinde düşünmeye çağırdığı konulardan bazıları ayetlerde şöyle bildirilmektedir:


Allah, rüzgarları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler . RUM suresi/48
Bu ayette 1400 yıl öncesinden yağmurun oluşumu hakkındaki bilgileri öğreniyoruz. Oysa bilim, ancak 1935 yılında ; hava radarlarının keşfiyle, yağmurların oluşması için gereken evrelerin neler olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. NAHL suresi/10 
Allah gökten su indirdi, ölümünden sonra yeri onunla diriltti; işitebilen bir topluluk için bunda gerçekten bir ayet vardır. NAHL suresi/65
Allah'ın gökyüzünden su indirdiğini görmedin mi? Böylece Biz onunla, renkleri değişik olan meyveler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı renkleri değişik ve siyah yollar (kıldık). Fatır Suresi,27
Yüce Yaratıcı, gökyüzünden indirdiği suyun ,yeryüzünde yaşayan canlılar için ne kadar önemli olduğunu bu ayetlerle anlatıyor.
Yine Kuran’da, bazı sebze ve meyvelere dikkat çekiliyor.
Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır. NAHL SURESİ /11
“Gökten suyu indiren O’dur. Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, o bitkiden bir yeşillik çıkardık, ondan da birbiri üzerine binmiş taneler; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar (bahçeleri) çıkarıyoruz. (Bunların) kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Bunlar meyvelendikleri zaman meyvelerinin olgunlaşmasına bakın! Bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır. EN-AM/99
Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tadları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez- yaratan O'dur. Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. EN-AM suresi/141
“İncire ve zeytine andolsun ‘’ TİN suresi/1
ZEYTİN… SAHİP OLDUĞU BESİN DEĞERİ İLE İNSAN SAĞLIĞINI KORUYAN BİR MUCİZE…
Çok eski çağlardan bu yana tüketilen zeytin, zamanla önemini daha da arttırmış, sofralardaki daimi yerini alarak insan sağlığının önemli bir koruyucusu olmuştur. Besin değeri oldukça yüksek olan zeytin, aynı zamanda yağıyla da sağlığa olan katkısını arttırmaktadır.
Sağlığa olumsuz hiçbir etkisi olmayan zeytinyağı, içerdiği antioksidanlar sayesinde kalp-damar hastalıkları ve kansere karşı da koruyucu bir etki gösterir. Özellikle günümüzde kalp ve damar şikayetlerinin çoğalması, bu mucizevi besinin insan sağlığı açısından önemini daha da artırmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in bir başka ayetinde zeytinden mübarek ağaç olarak söz edilir. Bu ayette zeytin ağacı aynı zamanda kutsal bir nurun kaynağı olarak tarif edilir ve şöyle buyurulur:
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir. NUR suresi/35
Allah insanları, gökyüzü, yağmur, bitkiler, hayvanlar, doğum, coğrafi özellikler gibi konularda araştırma ve inceleme yapmaya çağırmaktadır. Tüm bu varlıkları incelemenin ve araştırmanın yolu ise bilimdir. Bilimsel araştırmalar sonucunda elde edilen bilgiler insanlara yaratılışın sırlarını, Allah`ın sonsuz ilmini, aklını ve gücünü tanıtır.
Bilim, Allah'ın sanatını, yaratışındaki üstünlüğü, kusursuzluğu ve mucizevi özellikleri görebilmeye yardımcı bir etkendir. Yanı sıra ilahi kelamın açıklayıcısı olan ilim de bilime kılavuzluk ederek; insanları  göklerin, yerin, dağların, yıldızların, bitkilerin, tohumların, hayvanların, gece ile gündüzün meydana gelişinin, insanın kendi doğumunun, yağmurun ve yaratılmış daha birçok varlığın üzerinde düşünmeye ve bu varlıkları incelemeye davet etmiştir.
ZEYTİN AĞACINDAN TESBİH

 Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru. AL-İ İMRAN/191

ZEYTİNYAĞLI SABUN


Günlük yaşantımızın olmazsa olmaz parçası sabun temizliğin, saflığın hatta beyazlığın simgesi... Temizlenmek için kum, süt, bitki yapraklarını da deneyen insanoğlunun sabunu ilk kez MS 200’lerde kullandığı varsayılıyor.
ZEYTİNYAĞI SABUNUNUN SAÇ VE CİLT ÜZERİNDEKİ FAYDALARI
*E Vitaminin kaynağını oluşturan zeytinden üretilen saf zeytinyağı sabunu sayesinde saç ve saç köklerinin gereksinimi olan E-vitamininin sağlanmasına,
* Düzenli ve sık kullanımlarda, saçtaki pullanmaların (kepek) geçmesine ve tekrar etmemesine,
* Saçın doğal hacmini kazanmasına,
* İçerdiği E-vitamini sayesinde saç dökülmelerinin azalmasına ve zamanla durmasına
* Vücut üzerinde kullanıldığında, derinin gözeneklerini açarak cildin nefes almasına,
* Nefes alan ciltte hissedilir bir yumuşaklığın ve ferahlığın meydana gelmesine yardımcı olur.

Sağlık Açısından Özelliği: Zeytinyağının sayılamayacak kadar çok yararı ve özelliği vardır.Yüzyıllardır insanlar, saçlarına ve banyoda vücutlarına kullanırlar, saçları ve cildi korur besler ve cilt hastalıklarına çok iyi gelmektedir. Ergenlik sivilceleri için birebirdir, deriyi besler ve kırışıklığı önler, selülit için tavsiye edilir, cilt çatlaklarına ayrıca saçlara birebir uygulanarak, saçların dökülmesini engeller. Zeytinyağlı sabun, vücuda çok önemli katkılar yapar.
Dünyaya çok önemli bir armağandır zeytin ağacı, insanlık tarihinin bütün kademelerinde kullanılmış, öncelikle mum yapımında, ışık için, daha sonra yağını bütün yemek yapımında ve kozmetik ürünlerinde kullanmışlardır. Mezopotamya ve Akdeniz bölgelerinde yetişen ve daha sonra birçok ülkeye yayılan zeytinağacı insanlığın vazgeçemeyeceği en önemli ürünlerdendir.




Nasıl kullanılması gerekir?
Zeytinyağı sabunu kullanmak öncelikle bir kültür meselesidir. Zeytinyağı sabunu çabuk köpüren bir sabun değildir. Hamam kültürünün bir ürünüdür. Muhakkak sıcak suda, bir kabın içerisinde, lif ya da süngerle köpürtülüp öyle tatbik edilmesi gerekir. Doğrudan vücuda sürüldüğünde iyi bir sonuç alınamaz.
Zeytinyağı sabunu, lavabonun başına konularak ellerinizi yıkayacağınız bir sabun da değildir. Kullanılmasında hiçbir sakınca yok, ama iyi netice almak istiyorsanız bunun bir banyo sabunu olduğunu kabul etmeniz gerekiyor. Ayrıca saç için de kullanabilirsiniz. Derinlemesine bir temizlik sunar. Bedenin yüzeysel kirini almasının dışında, gözeneklerin içindeki yağları da sabunlaştırarak alır. Ölü derileri çok çabuk alıp götürür. E vitamini ihtiva eden bir yağdan imal edildiği için cildi besleme özelliği de vardır. Ayrıca vücudun gıcırdamasından anlayabileceğimiz o temizlik hissini yaşatır.

EN İYİ TRAŞ KÖPÜĞÜ, ZEYTİNYAĞI;

Piyasada erkekler için sayısız tıraş köpüğü var. Ama zeytinyağı, yüzünüzü yumuşatmada ve rahatlamada bire bir. Hem de basit kesik ve sıyrıkları da tedavi etme özelliğine sahip. Bir dahaki sefere yeni bir kozmetik almadan önce zeytinyağı ile tıraş olmayı deneyebilirsiniz. Peki nasıl tıraş olacağız ;
  • Yüz kıllarını mutlaka profesyonel kesim aleti yardımıyla kısaltın.
  • Yüzünüzü öncelikle sıcak havlu koyarak yumuşatın.
  • Daha sonra zeytinyağı ile ovun ve birkaç dakika bekleyin.
  • Jilet veya elektrikli tıraş aletiyle saç ve kılların yönünü dikkate alarak tıraş edin, ara sıra su serpmeyi unutmayın.
  • Zeytinyağını yeniden sürüp tıraş ettiğiniz yeri ters istikamette tekrar tıraş edebilirsiniz.
  • Tıraştan sonra yüzünüze soğuk ıslak havlu bastırın. Kurulayın ve tıraş losyonu sürün.

ZEYTİNYAGI VE FAYDALARI

Zeytin ağacının meyvelerinin sıkılması ile elde edilen, kendine özgü bir tat ve kokuya sahip olan, oda sıcaklığında sıvı halde bulunan ve naturel olarak üretilen yağa zeytinyağı denmektedir. Üretim yöntemlerine göre zeytinyağı “Türk Gıda Kodeksi”ne göre “3” sınıfa ayrılmaktadır.

ZEYTİNYAĞI ÇEŞİTLERİ
Zeytinyağı nedir?
Zeytinyağı zeytin meyvesinin suyudur. Tıpkı portakalı sıkıp suyunu içebildiğimiz gibi zeytini de sıkıp yağ olarak kullanıyoruz. Zeytinyağı, zeytin meyvesinin katkısız , tamamen doğal suyudur. Diğer yağlardan farkı da buradan gelmektedir.

En iyi zeytinyağı hangisidir?
Natürel olarak adlandırılan, zeytin meyvesinin doğal niteliklerini bozmadan elde edilmiş, kendine özgü tat ve kokuda, oleik asit oranı %3 den az olan , gerçek bir meyva suyudur. Asit oranına göre sızma, natürel ve natürel birinci olarak üçe ayrılır.

Zeytinyağında asitlik derecesi nedir? 100 gr zeytinyağında bulunan "oleik asit" miktarının yüzde olarak belirlenmesidir.
Asit oranı %1 e kadar olan zeytinyağları "sızma" olarak adlandırılır.
Asit oranı %1-2 arasında olan zeytinyağları "natürel "olarak adlandırılır.
Asit oranı %2-3 arasında olan zeytinyağları "natürel birinci " olarak adlandırılır.
Asit oranına göre damak tadımıza uygun zeytinyağını nasıl bulabiliriz?
Asit oranı % 0,1 den %3 kadar değişen naturel zeytinyağlarında, damak tadımıza uygun zeytinyağını seçebiliriz.Asit oranı azaldıkça yağdaki zeytin tadı hafifliyor. Eğer zeytinyağı tadı size ağır geliyorsa, asit oranı düşük yağları tercih etmelisiniz. Asit oranı yükseldikçe zeytin tadı yoğunlaşıyor ve hissediliyor.En iyi tada, asit oranı düşük veya asit oranı yüksek zeytinyağı sahiptir diyemeyiz, bu tamamen kişinin damak tadına bağlı.
Natürel zeytinyağının lezzetini etkileyen faktörler nelerdir?
İklim, zeytinağacının yetiştiği bölge, zeytinin toplandıktan sonra sıkılana kadar bekletilmesi, zeytinin erken veya geç toplanması, zeytinin her yıl renk , koku ve tat açısından değişiklik göstermesi, zeytinin sıkımında kullanılan yöntemler zeytinyağının tat açısından farklılık göstermesine neden olur. Farklı bölgelerin farklı asit oranındaki yağları farklı tatlara sahiptir.İyi bir naturel zeytinyağı zeytin meyvasının taze tat, koku ve aromasını içermeli kusursuz olmalıdır.
Zeytinyağını nasıl saklamalı?
Isı ve ışık zeytinyağının düşmanlarıdır. Zeytinyağı farklı kokulardan da çok çabuk etkilenip bozulabilir. Zeytinyağı ışık almayan, serin ve kokusuz bir ortamda cam, seramik veya teneke kutularda saklanabilir. Uygun koşullarda 5 yıl saklanabilse de en iyisi 2 yılda tüketilmesidir.
Sızma zeytinyağı ile kızartma yapabilir miyim?
Zeytinyağının kızartmaya en uygun yağ olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.Zeytinyağı yüksek ısıya daha dayanıklı bu yüzden kızartma yağı olarak daha sağlıklıdır. Zeytinyağı asitlik oranına göre 210 C- 240 C de değişirken, tereyağı 110 C , ayçiçekyağı 170 C de özelliğini kaybeder ve zararlı hale dönüşür. Kızartmaların genellikle 140- 180C de yapıldığını göz önünde bulundurursak 'zeytinyağıyla kızartma olmaz, öteki bitkisel yağlarla daha sağlıklı olur inanışı' bilimsel olarak çürümüş oluyor.
Türk Standartlar Enstitüsü' nün belirlediği ölçülere göre üç tip zeytinyağı vardır:
1. Naturel Zeytinyağı


En olgun zeytin tanelerinden sızma veya basınçla çıkarılan santrifüjleme, dinlenme ve süzme gibi yalnız fiziksel işlemlere tabi tutulan ve hiç bir kimyasal işlem görmeyen, natürel olarak doğrudan tüketilebilen, zeytin kokusunu ve tadını en yoğun, en doğal biçimde muhafaza eden, renginin tonu, sarı ve yeşil hakim olmak üzere üretim yerine göre değişen, kesinlikle mükemmel tat ve aroması bulunan ve asit içeriği maksimum %3. den az olan bir zeytinyağı tipidir.
Kendi içinde üç popüler çeşidi vardır: Naturel Sızma (Asit içeriği: %1), Naturel Birinci (Asit içeriği: %2) ve Organik (Asit içeriği: %1)

Daha çok salata ve soslarda çiğ olarak tüketilmesi önerilir.


2. Riviera Zeytinyağı

Ham zeytinyağının, fiziksel yöntemlerle rafinasyonu sonucu elde edilen rafine zeytinyağı ile %10-20 oranında natürel yemeklik zeytinyağlarının karışımı sonucu elde edilen ve en çok %1.5 asit içeren zeytinyağıdır. Riviera zeytinyağı' nın lezzet ve kalitesini, doğal olarak karışım oranları ile natürel zeytinyağının niteliği belirler. Bütün doğal Riviera zeytinyağları, en ideal asit seviyesine, en iyi renge ve aromaya sahip olması için test edilirler. Rengi ve aroması, sızma zeytinyağına göre daha açık ve hafif olan Riviera zeytinyağı özellikle yemek ve kızartmalarda ve her türlü soğuk yemeklerin hazırlanmasında kullanılır.

3. Rafine Zeytinyağı

Ham rafinajlık zeytinyağının, fiziksel yöntemlerle rafinasyonu sonucu elde edilen ve maksimum %0.3 asit içeren zeytinyağıdır. Asit oranı yüksek olan zeytinyağının, yenilebilir nitelikte olmadığından rafine edilmesi gerekir. Fiziksel rafinasyon işlemi sonrasında elde edilen Rafine Zeytinyağı, hemen hemen sıfır asit oranına sahip, yağın kalitesini bozan maddelerden arındırılmış bir yağdır. Rafine zeytinyağı, naturel zeytinyağının nötrleştirme, ağartma ve koku giderme gibi işlemlere tabi tutularak arıtılması suretiyle elde edilen zeytinyağı olup işlemler sırasında uygulanan yöntemler ve kullanılan maddeler sağlığa zararlı olamazlar.

Rafine zeytinyağı hafifliği ile, sebzelerin marine edilmesinde, fırında ve ocakta kızartma yapmak için en ideal ve sağlıklı seçimdir.
ZEYTİNYAĞININ FAYDALARI;           
Zeytinyağı göğüs kanserini önlüyor
ABD'Lİ bilim adamları, zeytinyağında bulunan oleik asidin göğüs kanserine karşı koruyucu özellikler taşıdığını tespit etti. Northwestern Üniversitesi'nin laboratuvar ortamında göğüs kanseri hücreleri üzerinde yaptığı araştırmaya göre oleik asit, göğüs kanserinin tetikleyicilerinden olan "Her - 2/neu" isimli genin seviyesini azaltıyor. Araştırmacılar, göğüs kanseri hastalarının yüzde 30'unda, bu genin aktif olarak rol oynadığını belirtiyor.                                                                                   
  • Bugün dünyanın en önemli kanser ilacı köpek balığı kıkırdağıdır. Köpekbalığından çikan sgualene adlı madde sızma zeytinyağında bol miktarda bulunur Günde 100 cl . zeytinyağı tüketimiyle köpekbalığı kıkırdağından alınacak kadar sgualene alınır. Zeytinyağı kanser riskini % 50'ye yakın azaltmaktadır.
     
  • Zeytinyağı hücreleri korur. Zeytinyağının içinde bulunan Oleiprine adlı madde sayesinde hücreler yenilerek kansere karşı hücreleri korur.
     
  • Zeytin yağı üretim aşamasında ısıyla temas etmemesi gerekiyor. Bu nedenle sağlıklısı Riveriya değil, Sızma olanıdır. Aslında en doğrusu, kokusuna alışıp mümkün olduğunca az veya hiç rafine edilmemişi kullanmaktır.
     
  • Zeytin ağacının dalları, yaprakları ve reçinesi olduğu kadar, yağıda yıllardır ilaçların bileşimlerinde yer alan doğal maddelerden birisidir, doğal bir ilaçtır.
     
  • Yiyeceğin yanısıra merhem olarak da kullanılan zeytinyağı; tahrişin neden olduğu acı ile yanmayı giderici ve yumuşatıcı özellikleri olan losyondurda.
     
  • Zeytinyağı, derinin foliküllerine penetre olabildiği için, gerek internal gerekse eksternal dokuların yara veya iritasyonunda ve enfeksiyonlara karşı faydalıdır.
     
  • Sindirim sistemini etkiler; ister soğuk olsun, ister sıcak olsun zeytinyağı mideyi çepeçevre koruyucu bir tabakayla sararak mide asitini azaltır. Yemek öncesi veya sonrası alınan bir kaşık zeytinyağı, mide zarını örtüp alkolün işlemesini önleyeceği gibi, karışık içkilerin yol açtığı sarhoşluğuda azaltır.
     
  • Gastrit ve ülsere karşı korumada etkin yardım sağlar. Hazmı en kolay olan zeytinyağı besinlerin bağırsaklar tarafından çok daha iyi emilmesini sağlayarak bağırsakların çalışmasını düzenler. Isıtılmış olsun yada olmasın zeytinyağı gastrik asiditeyi azaltabilmektedir. Tahriş giderici etkileri ülsere karşı koruma sağlar. Bağırsaklardan yiyecek geçişini kolaylaştırmak suretiyle konstipasyona engel olur.
     
  • Zeytinyağı safra kesesinin kontraksiyonlarını (kasılma) ve safra salgılanmasını uyararak safra taşı oluşum riskini azaltır, hazmı kolaylaştırır. Dalakta taş oluşumunu önler. Sarılığa ve karaciğer sancılarına iyi gelir. Oruç tutanlar, sahurda bir çorba kaşığı zeytinyağı içerse safra kesesi ve barsakları rahatlatacaktır.
     
  • Sabah kahvaltıdan önce alınan 1 veya 2 çorba kaşığı zeytinyağı -basit kronik kabızlığa - iyi gelir (daha iyi netice için suyla karıştırılabilir). Basur şikayetlerini giderir; sıcak olarak içilir.
     
  • Anne sütünde de bulunan E vitamini ve oleik asit içeriği ile zeytinyağı, normal kemik gelişimine katkıda bulunur. Anne karnında ve doğumdan sonra bebeğin beyninin olduğu kadar, genel olarak sinir sisteminin gelişimini de desteklediğinden, gebe ve emziren annelere özellikle yararlıdır.
     
  • Zeytinyağı yaşlanmanın, hem genel olarak doku ve organlar, hemde beyin fonksiyonları üzerindeki etkilerini geciktirmektedir.
     
  • Yüksek tansiyonu düşürür; yaprakları ve dallarından çay yapılır.
  •  
  • Kan şekeri seviyesinin düşmesine yardım eder.
     
  • Ağrı, romatizma, burkulma ve adale incelmelerinde; zeytinyağı sürülür. Kapalı yanıklarda zeytinyağı sürülerek kullanılır.
     
  • Kötü kolesterol LDL'yi azaltırken, iyi kolesterol HDL'yi artırır.(Yüksek LDL kolesterolü seviyesine bağlı olarak yükselen kolesterol seviyesinin aterosklerotik kalp hastalığında nedensel rol oynadığı kuşkusuzdur.Epidemiyolojik veriler koroner kalp hastalığı vakalarındaki düşüşün total veya LDL kolesteroldeki düşüş ile beraber olduğunu göstermektedir.)
     

 
  • Kalp dostu;zeytinyağı hayvansal yağların tersine kandaki kolesterol miktarını ve dolayısıyla kalp krizi riskini azaltır. Kan plateletlerinin toplanmasına engel olarak kan pıhtılaşması riskini de yok eder.
     
  • İçerdiği linoleik asit yüzdesi nedeniyle anne sütüne benzeyen zeytinyağı, inek sütüne katıldığında anne sütüne yakın değer elde edilir.Sütü kesilen anneler yağsız inek sütüne biraz zeytinyağı katıp bebeğe verilebilir.
     
  • Günde birkaç damla zeytinyağı bebeğin gelişimine büyük katkı sağlar.
     
  • İçerdiği E, A, K vitaminleri ile her yaştaki çocuğun gerekli ihtiyacına yanıt verir. Bu vitaminler kemiklerin doğal gelişimine ve mineralleşmeye yardımcı olup, güçlenmesini hızlandırır. Her yaştaki insan için yararlıdır.
     
  • Böbreklerin ıslahında,taşları düşürmede, bağırsak kurtlarını düşürmede, karın ağrısında sıcak su ile içilmesi iyi gelir.
     
  • Çocukları raşitizmden korur. Siyatik, mafsal ağrılarına iyi gelir; zeytinyağı tortusu sürülür.
     
  • Ağızda çalkalandığında ,dişlerin beyaz olmasını sağlar,diş etlerini korur, diş çürümelerini önler.
     
ZEYTİNYAĞININ DIŞTAN SÜRÜLEREK  ELDE EDİLEN FAYDALARI;
Zeytinyağı ve Güzellik
  • Kozmetik konusunda çok eskilerden beri bilinen pek çok özelliği var. Cilde iyi gelir, kırışıkları önler, sivilceleri tedavi eder. Sertleşen deriyi yumuşatır. Saçları gürleştirip parlaklık verir. Saç dökülmesine önler.
  • Dövülmüş sarımsak ile karıştırılmış zeytinyağı kuruyup sertleşen deriyi yumuşatır.
  • Saçlara canlılık kazandırmak için birkaç kaşık zeytinyağı ile saç havluya sarılmalı ve yarım saat beklenildikten sonra yıkanmalıdır.
  • Her gün zeytinyağı ile dişlere yapılan masaj dişlerin sağlam ve bembeyaz olmasını sağlar.
  • Haftada iki kez zeytinyağı damlatılmış birkaç damla limon ve bal karışımı cilde sürüldüğünde kırışıklar önlenir.
  • Kaya tuzu ile karıştırılmış zeytinyağı ile kol ve bacaklar ovulduğunda pürüzsüz bir cilt elde edilir.
  • Zeytinyağı İle limon karıştırılarak cilde sürüldüğünde güneşte tenin iyi bir renk almasını sağlar ve cildi korur.
  • Ciltteki kuruluğu gidermek için, bir avakado ezilip zeytinyağı ile karıştırılarak
  • 5 dakika yüzde tutulduktan sonra ılık suyla yıkanır.
  • Saçları dökülenlere; 1 yumurta sarısı ve zeytinyağı karışımını saç diplerine sürerek 1 saat bekletilip daha sonra yıkanması, arada bir tekrarlanması gerek                            

ZEYTİN YAPRAĞI VE ÇEKİRDEĞİ

         

Zeytin ağaçları dünyadaki en dayanıklı ağaçlardandır. Uzun süreli yaşamlarını büyük ölçüde kendilerine hastalık ve zararlılara karşı direnç kazandıran "oleuropein" adlı bir madde üretmelerine borçludurlar. 40 yılı aşkın bir süredir kullandığımız  antibiyotiklere karşı artık çoğu mikroorganizma direnç kazanmıştır. Geçmiş zamanlarda antibiyotiklerle tedavi edilebilen bir çok hastalık, artık tedavi edilemez hale gelmiştir. Bakterilerin ve virüslerin bu ilaçlara daha dirençli hala gelmeleri antibiyotiklerin aşırı doz alımı ya da  yanlış kullanılmasının bir sonucudur. İşte zeytin yapraklarında bulunan “oleuropein” maddesi ve hidrolizleri, antibiyotiklere direnç kazanmış mikroorganizmalar üzerinde etkili ve çok değerli bir bileşendir.
FAYDALARI
Bugüne kadar zeytin yaprağında 100’e yakın madde elde edilmiştir. Yaprakta bulunan bu maddeler zeytin çeşidini uygulanan kültürel tedbirlere, yetiştiği bölgeye ve hasat zamanına göre farklılıklar gösterir.Yaprakta bulunan fenolik ve flavonait bileşikler vücudun bağışıklık sistemini güçlendirip hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlar.Yaprakta 60-90mg/gr oranında oleuropein bileşiği bulunmaktadır. Oleuropein yaprağın en etken fenolik bileşiğidir. Bu bileşik aynı zamanda terapötik etkiye sahip sekoiridoit bir glikozitdir. Zeytin yaprağı çay ya da ekstrakt formunda alındığında oleuropein insan vücudunda bulunan iki enzim tarafından(esteraz vebeta –glukozidaz) elenoik aside dönüştürülür.Bu bileşik güçlü bir antibakteriyal etkiye sahiptir, özellikle patojen bakteriler üzerinde öldürücü bir etki yapar.
Zeytin yaprağı ekstraktı (özü), zeytin ağacı (Olea europaea) yapraklarından fiziksel ve kimyasal ekstraksiyon metotlarıyla elde edilen, zeytin yaprağının aktif bileşenlerini elde etmek amacıyla hazırlanan yeşil toz görünümlü yaprak özüdür. Bu öz;  Tablo 1’de verilen tüm bileşikleri saf olarak içermekle beraber 250 mikrogram   A vitamini,  40 mikrogram selenyum, 250 miligram C vitamini, 20 mg Askorbil-palmitat bulundurmaktadır. Bu yeni fitokimyasal ekstrakt sağlık açısından son derece faydalı ve non-toksik özelliğe sahip bir son üründür. Kullanımı zeytin yaprağı çayına kıyasla kolay ve kullanım alanı oldukça geniştir.
Zeytin yaprağı özü, zeytin yaprağının bileşenlerini konsantre olarak ihtiva etmektedir. Yani, 1 gr yaprakta yaklaşık %5 oleuropein bulunurken, 1 gr zeytin yaprağı ekstraktında bu oran % 20 lere kadar çıkmaktadır. 
ZEYTİN ÇEKİRDEĞİ;                                
Her şeyin en kıymetlisi en güç ulaşılabilecek yerde olur sırrı sebebince zeytinyağını zeytinyağı yapan bu malzeme yoğun bir şekilde zeytin çekirdeğinin içerisindedir.
Bu faydayı elde etmek için ise kahvaltılarda yenilen zeytin çekirdeklerini yutmak gerekir. Yutulan zeytin çekirdeği boğaz boşluğundan mideye girene kadar eriyen yediğimiz tek maddedir. Yani hazmı en kolay yiyecek zeytin çekirdeğidir.

Faydaları ise: ülser gastrit gibi mide problemlerini bitirdiği gibi bağırsak ve sindirim yollarını düzenler. Basur ve prostatı engeller. Ve iç organlarda oluşabilecek kanserojen hücre riskini binde birlere indirger. Her şeyde olduğu gibi burada da az da olsa sürekli olması, gerek tuz gerekse zeytin çekirdeğini yutmak ve bunu her gün her yemekte yapmak önemlidir.

ZEYTİN ÇEŞİTLERİ;

BÜYÜK TOPAK ULAK:
Topak aşı olarak da adlandırılır. Adana’nın Tarsus, Seyhan, Hatay’ın İskenderun, İçel’in Anamur, Erdemli, Isparta’nın Sütçüler ilçelerinde yetiştirilmektedir.          
Meyveleri iri.çekirdekleri meyve büyüklüğüne göre küçük olup % 20.2 oranında yağ içerir.Meyve eti yumuşak olduğundan hasat ve taşıma sırasında dikkat edilmelidir.
Etli ve lezzetli olan bu çeşit genellikle yeşil sofralık olarak “ Çizme Zeytin” tipinde işlenerek değerlendirilir.
SARI ULAK:
 
Meyveleri orta irilikte,çekirdekleri çok iri olup % 18.8 yağ içerir.
Sıcaklığın kritik seviyeye düşmesi durumunda sürgün ,ince dal ve dalcıklarda çatlamalar ve meyvelerde soğuktan dolayı hurmalaşma görülür.
Kendi ekolojisinde aile ihtiyacını karşılamak için yeşil ve siyah sofralık olarak değerlendirilir.
 
SAURANİ:

Meyve ve çekirdekleri küçük olup % 29.2 oranında yağ içerir. Sıcaklığın kritik seviyeye düşmesi durumunda sürgün uçları kurur, ince dal ve dalcıklarda kabuk çatlamaları şeklinde zararlanmalara rastlanır.Yağ içeriği yüksek olduğundan genellikle yağlık olarak değerlendirilir.Ayrıca aile ihtiyaçlarını karşılamak için yeşil ve siyah sofralık olarak ta kullanılır.
AYVALIK:

           
Farklı yörelerde Edremit yağlık,Midilli,Şakran adların da kullanılır.Meyveleri  ve çekirdekleri  orta büyüklükte olup, % 24.7 oranında yağ içerir ve yağlık olarak değerlendirilir.Yağı altın sarısı renginde, meyve kokusu içeren, aromatik, kimyasal ve duyusal özellikleri bakımından birinci sırada yer alır.Son yıllarda meyve eti renginin pembeye döndüğü dönemde “Pembe Çizme Zeytin” tipinde değerlendirilir,Siyah olum döneminde hasat edilerek siyah sofralık olarak “Sele” tipinde değerlendirilir.
GEMLİK:

           
Bu çeşit için Trilye,Kıvırcık,Kaplık,Kara gibi isimlerde kullanılır.Ülkemizde kamu kurumları ve özel sektör tarafından üretilen zeytin fidanlarının % 80’ne yakını Gemlik zeytin çeşidi fidanlarıdır. Bundan dolayı zeytinciliğin yapıldığı bütün bölgelerde bu çeşide rastlanır. Meyve ve çekirdekleri orta irilikte olup % 29.9 oranında yağ içerir.
Siyah sofralık olarak değerlendirilir. Meyveleri yağ bakımından zengin olduğundan sofralık  kalite dışındaki taneler yağlık kolarak değerlendirilir.
NİZİP;Yağlık

KİLİS; Yağlık

ZEYTİN AĞACI

UZUN ÖMRÜN VE SAĞLIKLI YAŞAMIN SİMGESİ
Literatürlerde ailesinin ‘Oleaceae’ familyasından geldiği yazılı. “Fakir toprakların zengin ağacı” denilen zeytin bulunduğu yerin iklim koşullarına kolay uyum sağlar. Toprağın yapısına ve dokusuna göre köklerini salar. Zeytin ağacı yavaş büyür, serpilip büyümesi 15-20 yılı bulur. 35 ve 150 yıl arasında ise olgunluk ve verimlilik döneminde olur. Dört mevsim yapraklarını dökmez. Sonra yüzlerce yıl sürecek olan yaşlanma dönemi başlar. Zeytin ağacı bir yıllık yaşamını Akdeniz ikliminin özelliklerine göre geçirir. Kasım ve şubat ayları arasında kıştır, uyur, dinlenir. Mart ve nisan ayları arasında bahardır, uyanır. Dallarının uçları filizlenir. Nisan-haziran çiçek mevsimidir.
Çiçek tozları rüzgârla ağaçtan ağaca gezinir. Güzel kokar zeytin çiçeği. Temmuz-ağustos dedin mi meyveleri yani zeytin taneleri büyür, çekirdeği sertleşir. Eylül-ekim arası taneler olgunlaşır, olması gereken boylarına gelir. Zeytinin çeşidine göre farklıdır büyüklükleri, biçimleri... Zeytin taneleri yeşilden mora döndüğünde ya da koyu pembesi siyahlaştığında, yağlanma da başlar. Hasat eylül ile şubat ayları arasındadır.
Zeytinin hasadı elle toplanarak ve sırıkla ya da makineyle ağacın silkelenmesiyle yapılır. Kökleri tarih öncesine dayanan zeytin ağacının kaç bin yaşında ve anayurdunun tam neresi olduğu konusunda arkeobotanikçiler, tarihçiler ve arkeologlar arasında bugün hâlâ ortak bir görüş yok. Ama yine de önemli olan yabani zeytinin dünya yüzünde ilk varlığı değil, ilk ne zaman ehlileştirildiğiyse, bu mucizeyi Samilerin başardığı düşünülüyor. Kimler, nerede, ne zaman sorularına cevap ararken yapılması gereken en doğru şey bilimsel açıklamalara güven duymak... İşte uluslararası saygınlığıyla tanınan Dünya Zeytin Ansiklopedisi yazarı José M. Blazquez’in görüşü; “zeytin yetiştiriciliği yaklaşık altı bin yıl önce Anadolu’da başlamıştır.” Zeytin ağacının, 2 bin yıl gibi oldukça uzun bir yaşam süresi var. Üstelik zeytin ağacının uzun ömürlü olması için ekstra bir bakım gerekmiyor. O yüzden bu ağacın nasıl nasıl bu kadar uzun yaşayabildiği yüzyıllardır merak ve araştırma konusu.
FİDAN SEÇİMİ; Fidanlar güvenilir yerlerden temin edilmelidir. Sertifikalı veya en azından kontrollü fidan yetiştiren yetiştiricilerden fidan temin edilmeli, hastalık ve zararlılardan temiz olmalıdır. Özelikle son yıllarda kök ur nematodları büyük sorunlar oluşturmaya başlamıştır. Fidanlarda 1-2 yaş arası olanlar tercih edilmeli bahçeye daha iyi uyum sağlayacağı göz önüne alınmalıdır. Eğer daha yaşlı fidan dikmek zorunda kalırsak köklerde dedeleşme olup olmadığına bakmalı, eğer böyle bir sorun vara dikimden önce mutlaka kök budaması da yapılmalıdır.
FİDAN DİKİMİ; Toprağın Hazırlanması:Toprak dikimden önceki sonbaharda derince işlenmelidir. Toprağın drenajı ve tesviye işlemleri yapılmalıdır. Meyilli alanlarda kurulacak zeytinliklerde teraslama işlemi gereklidir. Fidan Dikimi Zamanı:Zeytin fidanları Ekim-Mart ayları arsasında dikilebilir. Toprağın donuk olmamasına dikkat edilir. Dikim Aralık ve Mesafeleri:Zeytinlik tesis edilirken dikim aralıkları çeşide, bölgenin iklim ve toprak koşullarına, ağacın alacağı taç büyüklüğüne göre değişebilmektedir. ;
ZEYTİN AĞACININ EKOLOJİK İSTEKLERİ
TOPRAK: Zeytin, çok seçici olmamakla birlikte kalkerli-kumlu, besin maddelerince zengin, PH’sı 6-8 seviyesinde olan topraklardan hoşlanmaktadır. Taban suyu 1m.’den yakın olmamalıdır. Bu seviyeye yakın topraklarla mutlaka drenaj uygulanmalıdır.
İKLİM: Zeytin, 40 ºC ile -7 ºC arasındaki sıcaklıklarla dayanabilse de iyi bir büyüme ve meyve oluşumu için sıcaklığın 15-25 ºC’lerde olması istenir. Zeytin’in soğuklama ihtiyacı 600 ila 1000 saat arasında değişmektedir. Ayrıca zeytinin iyi bir gelişme gösterip, normal göz gelişimi için yeterli bir sıcaklık toplamına ihtiyacı vardır. Zeytinin yıllık yağış isteği 650-800 mm’ dir. Yaz aylarından, mevsim yağışlarına kadar yapılan sulamalar zeytin irileşmesini ve yağ oluşumunun artmasını sağlamaktadır. Ayrıca bu oluşmalar ertesi yıl meyve verecek sürgünlerin gelişimini ve meyve gözlerinin oluşumunu hızlandırmaktadır. Nemli havalarda, ağaç yapraklarından gerçekleşen terleme azalır.Bu sayede sıcağın, bitkiye etkisi de azalmış olur. Ancak aşırı nem bazı hastalıklara uygun ortamı hazırlamaktadır. Çiçek zamanı yüksek nem ise döllenmeyi kısıtlamaktadır Mayıs ayı ve haziran başında esen rüzgarlar döllenmeye yardımcı olurken, kış sonlarında esen rüzgarlar toprak neminin azalmasına yol açar. Zeytin ağacı ışığı çok sevdiğinden özellikle geçit bölgelerde güney yönleri tercih edilmelidir. Sisli dağ etekleri ve vadiler zeytin için uygun değildir. 800 metreden yüksek yerlerde zeytin yetiştirilmemektedir.
YILLIK BAKIM İŞLERİ
TOPRAK İŞLEME: Toprak işleme zamanında ve uygun şekilde yapılırsa toprağın havalanması, yağış sularının muhafazası ve biyolojik faaliyetlerin artması sağlanmış olur. Zeytinliklerde yılda 2-3 kez toprak işlemesi yeterli olmaktadır. İlk toprak işlemesi hasattan sonra toprak tavında iken pullukla 15 cm derinliğinde; ikincisi ilkbaharda 10-12 cm yi geçmeyecek şekilde pulluk veya tırmıkla, üçüncü işleme ise dökülen zeytinlerin kaybını önlemek amacı ile toprağın düzeltilmesi ve otların temizliği için yapılmaktadır.
GÜBRELEME: Unutulmalıdır ki; gübrenin azı da, fazlası da mahsulün verim ve kalitesine, ayrıca bitkiye ve ekonomiye zarar verir. Toprak ve yaprak analizleri sonucu yapılan gübrelemenin en doğru gübreleme olacağı bilinmelidir. Verime yatmış olan zeytinliklerde çiçeklenme ve meyve bağlama döneminde azota ihtiyaç artar. Bunun için sulanan koşullarda azotlu gübrenin ilk dozu çiçeklenmeden 3-4 hafta önce, ikinci dozu meyve tutumunda (Mayıs) ve son dozu ve çekirdek sertleşme döneminde (Temmuz, Ağustos) verilmelidir. Eğer sulama imkanı yok ise tek seferde Şubat sonu Mart başında azotlu gübre uygulanmalıdır. Azotlu gübreler gövdeden 50-70 cm uzağa, taç izdüşümüne serpilerek çapa vb. aletlerle gömülür. Fosforlu ve potaslı gübreler izdüşümünde 15-30cm. derinlikte açılan hendeklere sonbaharda gömülür. SULAMA: Zeytine yılık su ihtiyacı 650-700 mm dir. Daha az yağış alan yerlerde sulamaya ihtiyaç vardır. Ağacın en çok suya ihtiyaç duyduğu yaz ayları ve Eylül ayında yapılacak 4-5 sulamanın ürün miktarını arttırdığı bilinmektedir. BUDAMA : Budama zamanını çok iyi belirlemek gerekmektedir. Yağış az olan bölgelerde mümkün olduğunca geç budama yapmada fayda vardır. Dal kanseri bulunan bölgelerde yazın budama yapılmalıdır.
ŞEKİL BUDAMASI: Zeytinlerde genellikle en uygun şekil ‘serbest goble’ sistemidir. Fidan dikiminden itibaren ilk iki yıl zeytinde budama işlemi yapılamaz. Ancak dikimden sonra boyu 1 m.’yi aşan fidanların tepesi 90 cm’ den vurulur. İki yıl sonunda 40-90cm. yükseklikten, tek gövde üzerinde değişik noktalardan çıkan 3 ana dal bırakılır.Öteki dalların ya uçları alınır ya da gelişmelerini yavaşlatmak için aşağıya doğru eğilerek bağlanır.Ayrıca dip sürgünleri ve obur dallar çıkartılır. Fidana şekil verilmek için acele edilmemeli, şekil 3-4 budamada elde edilmelidir. ÜRÜN
BUDAMASI; Verime yatmış ağaçlarda ağacın şeklini korumak, periyodisiteyi azaltmak, gereksiz ve zararlanmış dalları uzaklaştırmak amacı ile hafif bir ürün budaması yapılmalıdır. Kural olarak ürün yılının başlarında (Mart – Nisan) yapılmaktadır.
GENÇLEŞTİRME BUDAMASI; Yaşlılık nedeni ile mantarlaşmış ve gövdeden çok uzaklaşmış ana dallarla birlikte hastalık, zararlı ve şiddetli donlardan etkilenmiş dalların kesilerek yenilerin oluşturulması amacı ile uygulanmaktadır. Budamadan sonra gövde ve ana dalların güneşten zarar görmemesi için kireçleme yapılmalı ve kesim yerlerine %5 lik bordo bulmacı sürülmelidir
HASAT: Hasat zeytin üretiminin en ağır işlemi olup, zeytin kalitesine etki eden çok önemli faktörlerden birisidir. Verim zamanını çok iyi tespit etmek gerekir. Siyah salamuralığa işlenecek zeytinlerde hasat, renk, kabuktan ete kadar olan kısmın siyah olduğu dönemde yapılır. Yağlık zeytinlerin hasadı ise ağaçta yeşil meyve kalmadığında yapılır. Zeytin toplama zamanı bölge ve iklim durumuna göre farklılık göstermektedir. Hasada ağaç diplerine dökülen zeytinlerin toplanması ile başlanır ve yüksek asitli yağ verdiklerinden ayrı toplanıp, işletmeye gönderilir. İkinci olarak yeşil sofralık zeytin toplanır. : Ancak dikkat edilmesi gereken yön sadece kabuk renginin koyulaşması değil,rengin ete de çekirdeğe 2mm kalıncaya kadar işlemesidir.Hasat zamanı tarih olarak bölgelere,çeşide ve iklim şartlarına göre değişmekle birlikte Kasım-Şubat aylarında olur.
Hasat elle yapılmalı, sırık asla vurulmamalıdır Yerden toplama (yağlık zeytinlerde uygulanabilir, tavsiye edilmez) Ancak toplamanın çok geciktirilmesi durmunda özellikle yağışlardan sonra kendiliğinden dökülme artar, zeytin daneleri buruşur ve kuş zararı görülür. Hasattan sonra küfelerde, çuvallarda ve yığın halinde uzun süre bekletilen zeytinlerde kızışma görülmekte, yağ asidi yükselerek kalitesi düşer. Bu nedenle bekletilecek zeytinler temiz bir yere 5-10 cm. kalınlığında yayılmalı ve ara sıra karıştırılarak havalandırılmalıdır.. Ülkemizde yağlık zeytin ağaçları çoğunlukla yüksek boylu olduğundan sırıklanarak toplanmaktadır. Oysa sırıkla toplamanın önemli sakıncaları vardır. Sırıklama sırasında sürgünler kırıldığından hasadı izleyen yıl verim çok düşük olmaktadır . Aynı zamanda yaralı yerlerden “Zeytin Gal Hastalığı” bulaşmakta ve bu hastalık hızla yayılmaktadır. Sırıkla vurma sırasında zeytin daneleri de zedelenmekte ve zarar görmektedir. Sırıkla toplama zorunlu ise meyve dallarının kırılmamasına dikkat edilmeli ve sırıklama içten dışa doğru yapılmalıdır. En uygun hasat ise elle toplamadır. Merdivenlere çıkılarak yapılan bu şekildeki hasat için daha fazla işçilik ve zaman harcanmakla birlikte ürün kalitesinin yülselmesi ve bir sonraki alınacak ürün miktarının artması nedeniyle bu giderler karşılanmış olacaktır.
Son yıllarda geliştirilen alçak boylu, aşağıdan tâçlandırılmış zeytinliklerde, hasat elle yapılabildiğinden hem ürün kalitesi yükselmekte, hem de yok yıllarda ürün alınabilmektedir. Sırıkla zeytin toplamanın, ağaçtaki genç dalları ve filizleri de kırması sonucu, bir sonraki yılda yol açtığı verim düşüklüğünün yanı sıra sopayla dalından silkelenen ve yere düşen zeytin danelerinin de zedelendiği bilinmektedir. Bu nedenle, maliyeti artırsa bile, sağma, elle toplama ve makineli silkme tekniklerine, ayrıca plastik ağ ve branda alışkanlığının yaygınlaştırılmasına öncelik verilmesi gerekmektedir

İzleyiciler